Ah Mehmet
Kumdan kuleler inşa ettim önce. Cebime çakıl taşları doldurmuştun ya hani sahilde, pencereleri taştan oldu. Kumsalda yürüdük sonra. Kumdan kalelerimin yıkımını izleyemezdim çünkü. Yıkımlar bana göre değil. Gün batarken daha sıkı sarıldın bana, öptün sonra. Naif ruhumu besleyen tek şey senin varlığındı. Sonra mı? Sonra noldu bilmiyorum. Gözlerimin içine bak dedim, kaçtın benden. Ellerimi tut dedim, kaçtın benden. Bir gün bana aşıktın, bir gün benden nefret ediyordun. Ah Mehmet. Fark etmek istemedin hiçbir zaman seni ne kadar çok sevdiğimi. Çünkü bunu anladığın an gidecektin. İkimizde bunun çokça farkındaydık. İkimiz de farkındaydık ama çok güzel rol yaptık. Oyunları sevmediğimizi sanırdım ama burada işler öyle yürümedi. Ben oynadım sen izledin. Sen oynadın ben izledim. Hem kendimiz kandırarak hem birbirimizi kandırarak o kadar iyi ilerlemişiz ki Mehmet. Bazen başarıların ardına acı gerçekler saklanıyormuş işte gördün mü? Kumsaldaki o güne dönmeyi ne çok isterdim Mehmet. Ah Mehmet en başında yalan söylememişiz birbirimize aslında. Önce sevgimizi sonra birbirimizi tüketmişiz ya hani o zaman başlamış işte yalanlar. Keşke o gün o sahilde kumdan kalelerimiz yıkılmasaydı Mehmet. Ben tahmin etmedim böyle bir sonu. Ben hak etmedim böyle bir sonu Mehmet. Sen de böyle bir sonu hak etmedin. Arıyorum açmıyorsun. Yoksa sana bir önerim vardı Mehmet. Başı güzeldi, ortası eh işte. Bari sonu çok güzel olsun be Mehmet. Biz güzel bir sonu değil, çok güzel bir sonu hak ettik çünkü. Lafı çok uzatmayacağım Mehmet. Çok güzel bir son hayalimin elinden tut. Yoksa kumdan kaleler yıkılır Mehmet. Ah Mehmet.
Ah Mehmet neden Mehmetsin sen?
YanıtlaSil