mektup
Ben aklımdakileri sana anlatmayı deniyorum bu ara. Dilimin ucunda kelimeler bir türlü söyleyemedim. Gözlerinin içinde bulduğum şeyler yüzünden. Kalktım bir çay demledim. Sana bir mektup yazmaya karar verdim. 3 saatimi masada harcadım, bir cümle bile kuramadım. Divane olmak mıydı bu? Delilik miydi? Sonra sana bir resim yapmaya karar verdim, bütün boyalar birbirine karıştı, tuvaldeki karmaşaları kelimelere dökemem emin ol. Etrafı güzelce toparladım, giyindim çıktım. Sana anlatmak istediklerimi ifade etmenin başka bir yolu olmalıydı. Bir fotoğraf çektim sevgiyi, aşkı anlatan. İstanbul vardı arkada. Masmavi denizin üstünde nereye gittiğini bilmediğim bir vapur. Martılar sımsıkı sarılmıştı, vapura. 20 belki 30 tane. İşte ben de belki de o vapurdum. Uzaktan bakınca nereye gittiğimi bilemezdin. Ama beni hiç yalnız bırakmayan martılarım vardı, yani sevdiğim insanlarla yol alıyordum. O martılardan biri -ki bence en göz alıcı olanı-sendin işte. Şimdi hissedebiliyorum işte. Sana olan sevgimi anlattığımı ve beni anlayacağını da biliyorum. Biliyorum sen de seviyorsun beni. Ama sen sevgini bana farklı hissettiriyorsun. Buz gibi denizlerde yüzdüğümü sanıyorum sana ilk baktığımda, sonra her yer günlük güneşlikmiş geç fark ediyorum. Senin sevgini anlatma şeklin çok daha net. Sürekli sevgi sözcükleri kullanmıyorsun. Ama öyle bir yerde öyle bir zamanda konuşuyorsun ki, diğer anlarda konuşmana gerek olmadığını anlıyorum. Sevgi en güzel hissedilerek yaşanır. Hissettiklerimizi saymıyorum. İnsanoğlu arada da olsa, bazen çok, bu sevginin, hissettiğin şeylerin somut yansımasını görmek ister. Çoğumuz korkarız sevgimizi göstermekten. Sanki gardımız vardır hepimizin. Duvarlarımız vardır, silahlarımız vardır. Sevdiğimizi belli edersek kaybedeceğimizi düşünürüz. Ki bu doğru çıkar çoğu zaman. En başlarda sevgiye boğulmak her insanı korkutur, geri adımlar attırır. Usul usul sevmeli insan. Kısık ateşte sevmeli. Kendini de karşısındakini de yormamalı. Ben seni hiç yordum mu, bunu henüz konuşmadık. İnsan temkinli olsa da korkmamalı sevgiyi belli ederken. Sevgiyi ifade ederken. Çünkü içimizde saklı sevgilerin kimseye faydası görülmez. Bir kadına ya da bir erkeğe değil, tüm dünyaya, canlılara ne bileyim nesnelere olan sevgimizi de göstermeliyiz. Şekli önemli değil ama göstermeliyiz. Ben eminim ki dünya sevgiye aç. Dünya sevgiye açlığından bu kadar kötü sevgilim. İşte bu yüzden, Ben aklımdakileri sana anlatmayı deniyorum bu ara. Az önce bahsettiğim fotoğraf bu zarfın içinde. Sana yazamadığım mektubu yazdım ki şuan okuyorsun. Birbirine karışan renkler yok artık sana güzel bir resim çizdim. Sözcükler mi? Muhtemelen bu mektubu okuyup kafanı kaldırdığında karşında sana gülümseyen bir Beyza bulacaksın. Senin gözlerine baktığımda biliyorum o dilimin ucundakiler de dökülecek dudağımdan. Belki daha bir sürü çeşidi vardır sevgiyi anlatmanın. Ben bu kadar anlattım sana olan sevgimi. Her zaman o meşhur iki kelimeyi söylemeye ihtiyacım yok, onları söylemek gibi bir korkum da yok.
beyza
beyza
Galiba friend zone yemissin gecmis olsun Allah kurtarsin
YanıtlaSil