"Sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım ve sen büyüdün"
Kendimi anlatmak için cümlelerin yettiğini düşünürdüm, senden önce. Şimdi kelimeler zor dökülüyor dilimden. Her şey içimde yoğun bir karmaşa. Seninle benim dengede olmam imkansız. Sen bunu anlamadın. Ya hep ya hiç. Şimdi hiç'i yaşatıyoruz birbirimize. Sen inanmıyorsun ikimizi toplasan "hep" çıkmaz diyorsun. Kendini bana bıraksan anlardın, yol bizi oraya götürecekti zaten. Kendinde her kaybolduğunda beni uzaklaştırıyorsun kendinden. Dünya zaten yalnız bir yer. Dünya zaten ıssız bir yer. Kendine bunu yapmana gerek yok. Senden değişmeni istemiyorum. Bana inan, sonra dön kendine bak. Ne dediğimi anlayacaksın. Büyük bir fırtınadan sağlam çıkmak kolay değildir, bırak yıkılalım. Olması gereken olsun. Korkuyorsun, hem de her şeyden. Öyle bir duvar örmüşsün ki kendine, dışarıdan gelip kimse sana zarar vermesin istiyorsun. İşte ben sana bakınca orada bir duvar yok, duvarın ardını görüyorum. Sen bunu yaşamama izin vermiyorsun. Bu hikayenin özeti bu işte: her şey o kadar kolayken...