Kavuşma
"Yolun zorunu yürümüştün sen tanıştığımız zaman, ben dalgalanmaktaydım elvan elvan." Bizim hikayemizin başı böyle. Nasıl ilk görüşte böyle hissettin deseler, gözlerinin içine öyle bir bakarım ki nasıl olduğunu söylememe gerek kalmaz. Zaten hep mana arıyorsun her bakışımda. Gözlerimle konuştuğumu biliyorsun. Beni sanki yıllardır tanıyorsun. Ben aynısını hissetmesem de, hayatımın belli bir döneminde hissettiğim bazı duygular var. Bana onları anımsattın. Soruyorum kendi kendime: Biz ne yaşadık? Doğru mu bu? Doğru olması gerekir mi? Doğru ne? Beni pırıl pırıl bir ayna gibi görüyorsun. Bana bakınca kendinden hiçbir şey yok, seni bana çeken bu. Beni sana çekense o tanıdık his, güven. Sana koşulsuz güvenmek istiyorum. Sonunda mahvolsam da. Hazır olmasam da bu sona. Hiçbir sona hazır değilim. Kimse sonlara hazırlayamaz zaten kendini. Ben artık her gün yeni bir şey öğreniyorum. Sonra kendimle kalınca tüm bu öğrendiklerim de benimle geliyor. Sen öğretiyorsun. Beni duvarlara vura...